Akıncı Gençlik, Akgenç derken yolumuz Bozkurtçu Gençliğe çıktı

Büyüklerimiz: “Yaşayalım görelim” derler.

12 Eylülcü AKP’nin Bozkurtçularla mukaddes ittifakının, gençliğimizdeki siyasal İslâmcı akranlarımız üzerinde meydana getirdiği değişikliği gördükçe, tebessüm ile hayret duygularım birlikte depreşiyorlar. Merih Demiral gol sevinciyle tribünlere o işareti yapmasaydı da, bu mealde bir yazı düşünüyordum. Zira TRT’nin izlediği tarih ve kültür politikasını, yaptığı dizilerde seyrettikçe, acaba bizim kuşağımız bir başka gezegenden mi şu zamana düştü, diye düşünüyoruz.

Bu yazıda milletlerin tarihî sembolleri üzerinde durmayacağız. Ayıyı milli sembol olarak yalnızca Ruslar kullanıyorlarsa, UEFA Kupası maçlarının oynandığı Berlin’in ayıcığını nereye koyacağız. Selçuklu ve Osmanlı, kartalı sembol olarak kullanmış iseler, Prusyalıların kartalını ellerinden mi alacağız. Fakat Müslüman Türk tarihinin yazılı taşları, kitabeleri ve edebî eserleri içinde “Bozkurt” sembolüne rastlayamadığımızı iyi biliyoruz. 19. yüzyıl Avrupasının, Paris ve Londra gibi emperyalizmi hedeflemiş büyük sosyolojik laboratuvarlarında; Osmanlı İmparatorluğu çatısı altındaki halklara, anne devletlerini parçalamak niyetiyle çok kimlikler hazırlandığına tarih şahittir: Turancılık, Orta Asya efsaneleri, Kürtçülük, Arnavutçuluk, Arapçılık ve Persçilik için onlarca kimlik çalışmalarının, buradan söz konusu halkların yaşadıkları bölgelere taşındığını, o günün Osmanlı ve Fransa medyasındaki yansımalar gösteriyor. Fakat bu uzunca konuyu kültür tarihçilerine ve Türkologlara bırakıyoruz.

Merih’in işaretinin beni; TRT’nin Süleyman Şah’ı, Ertuğrul’u, Osman Gazi’yi, Alp Arslan’ı, Melikşah’ı, Nureddin Zengi’yi ve hatta Kürtlerin kahramanı Selahaddin’i bile “bozkurtçu” olarak dünya kamuoyuna göstermeye kalkışması kadar rahatsız etmediğini söyleyebilirim. Milletimizin sinemasında ve medyasında Müslüman Türk milleti adına gençliğimize verdikleri bu yanlış sloganın mahiyetini çocuklarımız nereden bilsinler ki? Akıncı Gençlik’in öncüleri arasında, 1970’lerde Bozkurtlarla İstanbul’da sokak kavgası yaşayanların mazilerinden pişman olduklarını sanmıyoruz. Fakat Akıncı Gençlik’ten Kurtçu gençliğe doğru gelen bu dönüşümün ihtiyarî olduğuna da inanmıyoruz. Yakın tarihlerini tersyüz eden siyasi beyanatları, Bozkurtlar lehine dünyaya meydan okumaları ve diğer başarılı sporcuları da müsabaka sonrasında “bozkurt” işareti yapmaya zorlamaları doğru tahlil edebilmemiz için, zamana ihtiyacımızın olduğunu itiraf etmek zorundayız. Bu dönüşümün AKP’nin bünyesinde fıtri olarak mı, yoksa Avrupa’daki münafık sosyalistlerin hileleriyle dışarıdan müdahale ile mi meydana geldiğini takibe devam edeceğiz. AKP’nin yirmi küsur senelik iktidarını bir dönem daha uzatma ve şu mukaddes(!) Cumhur İttifakı’nı biraz daha devam ettirme uğruna bir rüşvet olup olmadığını, bize zaman gösterecektir.

Bozkurt işaretinin spor arenalarına inişi elbette bir neticedir. Her birisi yüzlerce bölümden oluşan TRT’nin tarihî dizilerinde, birçok yanlış bilgi ile birlikte bu semboller de o zamanın kahramanlarına yüklendi. Cumhurbaşkanına danışmanlık yapan meşhur tarihçilerden tutunuz, bu dizilere isimlerini yazdırarak büyük maaşlar alan tarih profesörlerimize kadar, meselenin mütehassıslarından ses çıkmayınca, elbette bizim gibilere yönelik sataşmak çok olacaktır. En azından: “Şu deve dişi gibi tarih hocaları kadar mı bileceksiniz ki itiraz ediyorsunuz?” diyeceklerdir.

12 Eylül İhtilâli’nin figüran hükümetleriyle; bu milletin ekonomisinde, birlik-beraberliğinde, inancında, üniversitesinde, ziraatında, çevresinde, ahlâkında ve ailesinde yapılan tahribatların; aynı zamanda kültürde, sanatta, tarihte, dilde ve edebiyatta da yapıldığını dikkatlice izleyenler, Akıncı Gençlik’ten Kurtçu gençliğe olan serencamını garipsemeyeceklerdir. Tıpkı devenin boynunun eğriliği hikâyesindeki gibi… AKP’nin kurucu çekirdek kadrosu –hâlâ yerlerini terk etmedilerse– bu dönüşümün yüzeysel ve konjonktürel olduğunu yorumlayacaklardır. Saygı duyuyoruz. Hatta merhum Demirel ile müteveffa Erdal İnönü’ye “demir döğdüren” derin devlet görüşünün, bugün de Erdoğan ile Perinçek’e bozkurtluk yaptırdığını söyleyenlere de “Eyvallah” diyoruz. Bizim endişemiz, aktüel siyasi bir figürün gençliğimize tarihî ve de dinî hakikat olarak propaganda edilmesidir. Kırk senedir imanı ve kültürü târ u mâr edilen çocuklarımızın, inanç boşluğundan dolayı birçok hurafeyi hakikat ve ilim olarak benimsemeye hazır olduğunu bildiğimizden, tarihî hurafelerin doğru tarih bilgileriyle yer değiştirmemesi için; vatanperver, dindar ve milletini düşünen yetkililere sorumluluklarını hatırlatmak istiyoruz…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*