Gıybet toplum hayatını bozar

Dedikodu toplum hayatını içten çökerten bir hastalıktır. Hem gıybet edenin kalbini bozar, herkes hakkında kötü düşünemeye, iyiliklerini bir kenara itip hep eksik taraflarını görmeye başlar. Gıybet edilen insan bunun farkına vardığı zaman, o kimseye karşı içinde bir güvensizlik oluşur, fertlerin birbirine olan güvenini yıkar, kardeşlik duygularını tahrip ettiği için bir toplumu ahlaken çökertir.

Kur’an-ı Kerim onun için gıybeti kesin olarak yasaklamıştır. “Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra Suresi, 17/36)

Peygamber Efendimiz (asm) İnsanı cehenneme götürecek iş ve hareketlerin neler olduğunu ifade ederken ağız ve cinsel organının tehlikelerine dikkat çekmiştir.. (Tirmizî, Birr 62) ağızdan çıkacak tehlikelerin başında da gıybet gelmektedir.

Bugünün dünyasında çok masumca olduğu düşünülecek bazı konuşmalar, saadet asrında ciddi tepkilere neden olmuştur. Peygamber Efendimiz (asm), küçük gibi görülen bu meseleleri gayet ciddiye alıp gereken uyarısını yapıyordu. İşte bir misali.

Hz. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

-Ey Allah’ın Resûlü! Safiyye’nin şöyle şöyle oluşu sana yeter, dedim. -Ravilerden biri, bu sözle Hz. Âişe’nin, onun kısa boylu oluşunu kastettiğini söylüyor-. Bunun üzerine Hz. Peygamber:

– “Ey Âişe! Öyle bir söz söyledin ki, eğer o söz denize karışsa idi onun suyunu bozardı” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Edeb 35; Tirmizî, Kıyâmet 51)

Bir insanın boyunun kısalığı bile söz konusu olduğunda böyle ciddi bir ikaz geliyorsa, daha ciddi meseleler için gelebilecek uyarıları siz düşünün. Fitneye sebep olabilecek dedikodular, ailelerin ve fertlerin arasını açmaya yönelik dedikodular ne kadar büyük bir tehlike oluşturur, siz hesap edin.

Kur’an, böylesi fitneye sebep olabilecek şeyleri şiddetle kötülemekte, “Fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha kötüdür.” (Bakara Suresi, 2/191) buyurarak fitneye sebep olacak dedikoduların tehlikesine dikkat çekmektedir.

Dedikodu, sevmek mahalli olan kalbi bozuyor. Toplum denilen şey, fertleri birbirine kenetlenirse toplum olur, değilse kuru kalabalıktan ibarettir. Yürekler toplu vurdukça toplumun değeri yükselir, fertlerini birbirine kenetlendiği sürece büyük bir kıymet ifade eder, toplum olmanın özelliğidir bu. Gıybet bunu zehirliyor. Kur’an bunu ‘ölü etini yemeye’ benzeterek ne kadar çirkin bir iş olduğuna dikkat çekiyor. Rikkat-i cinsiyeyi, sıla-i rahimi yok ediyor. Kardeşinin manevi şahsiyetini yıkıyor. Bir vücudun azaları gibi olması gereken Müslümanlar, dedikodu ile birbirini dişliyor, bir vücudun parçası olan kardeşini ısırıyor.

“ ,,, zem ve gıybet, aklen ve kalben ve insaniyeten ve vicdanen ve fıtraten ve milliyeten mezmumdur.” (Said Nursi, Mektubat, erisale, s. 391)

Kusurlar, ancak tarif ve tanıtma için söylenebilir. Tahkir için asla söylenemez. İşlediği hatayı iftihar vesilesi sayan, sıkılıp utanmayan insanın bu durumunu da tarif için ifade etmekte bir sakınca yoktur. Bir kişi hakkında sizinle istişare ediliyorsa, istişarenin hakkını yerine getirmek adına onun eksikleri ifade edilebilir. Bunların dışında dedikodu kesinlikle yasaklanmıştır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*